Küçük bir Anadolu kasabasında hayat kendi halinde akmaktadır; yan hakemlik yapan Cemal maçları yönetmekte, Yasemin yumurta fabrikasında çalışmakta, Defne kasabadaki tezgâhında kitap satmakta, Doktor İrfan hastaları ile uğraşmaktadır... Göğünde iki güneş, üç tane dolunayı olan bu kasabada duvarların arkasını görebilen Cemal’in hayattan bir beklentisi kalmamış, üstüne çöken sıkıntıyla baş etmeye çalışırken nesneleri parmağıyla oynatabilen Yasemin’de kendine bir çıkış yolu arar. Fakat zamanı durdurabilen Defne bir süre sonra işlerin karışmasına sebep olacak, Yasemin’in ölümsüz patronu ise Cemal’in endişelerini gidermeye çalışan görünmez ilkokul öğretmeninin tavsiyelerini boşa çıkartacak şeyler yapacaktır. “Sen Aydınlatırsın Geceyi” bir takım olağanüstü özellikleri olan kasabalıların olağan sıkıntıları, endişeleri ve dertlerini anlatır...

Uzun yıllar Hamburg'da yaşamakta olan Reyhan, eşiyle beraber İstanbul'a gelmiştir. Geri döneceği gece koku alma duyusunun yok olduğunu fark eder. Her ne kadar doktorun teşhis sırasında ortaya çıkaracağı hastalığın ciddiyetinden korksa da daha fazla test yapmak yerine koku duyusunu tekrar kazanmak için içgüdülerini takip edecektir. Yeni ilişkiler kurmak için her şeyden vazgeçip ortalıktan kaybolmaya karar verir. Gizlice büyükannesinin evine taşınır ve bir otelde işe başlar. Orada kör bir adamla tanışır. Yeni bir hayata başlayabileceği sırada hakkında kayıp ihbarı olduğunu fark eder. Reyhan için özgür bir hayat var mıdır?